Aydın bir nesil çıkartmak, bir süreci takip edegelmiştir. Bunun önceden hedeflenmesi ve buna yönelik adımların birbirinin ardına atılması gerekir. Bu adımların sırasını şaşıran zümre ve milletler, kendi kendine çelme takar düşüverir. Bu biyografi, topallasa da düşmeyen bir milletin yetiştirdiği bir aydın kesimin özeti gibi yazılmış. Tanzimat'la cumhuriyet inkılaplarının bir bütünlük teşkil ettiği yolunda oluşan kanaatlerini anlatan bir tarihçinin eserini okurken Osmanlı'nın son ve cumhuriyetin ilk neslinin de portresi genel hatlarıyla çiziliyor zihnimizde.
Bu aydın neslin suyu diyebileceğimiz bir münevver ve müverrih, kendinden önceki nesle duyduğu saygıyı okuruna arz ediyor. Bunu da artık bir pop yıldızı mesabesine –milletçe- yerleştirdiğimiz yazarın yapması ayrı bir önem olarak görülmüştür. Onun yetiştiği devirdeki yargılarla bugünküler arasındakinin farkına varmış olan meşhur profesör, bugünkü nesle bir çizgi çiziyor. Onun gençliğinde tartışılmaya lüzum görmediği için hep göz ardı ettiği anlaşılan hoca hep kulağına çalınan inanışların bir kısmını yıkmak istiyor.
Kitap genel manada tepkisel (reaksiyoner) bir tarzı benimsemiş. İddialar olmaksızın, literatürü takip eden ortalama biri cevabın hangi soruya ve kime verildiğini sezebiliyor. Hoca, bütün haşmetini zerrece kaybetmemek, prim vermemek adına isim zikretmiyor. Beğenmediğinin reklamını (reklamın iyisi kötüsü olmaz mucibince) yapmıyor böylece. Beğendiğinden ise vefa ve lütfunu esirgemiyor, atıflarını yapıyor. Buna paralel olarak da bir okuma listesi sunuyor okuyucuya. Bu okuma listesi, okurda ortalamanın üzerinde bir entellektüelite! (çift ‘l’ ile yazdığımın farkındayım) vaadinde bulunuyor.
Tepkisini göstermek adına haşmetiyle ayakta duran ve temel çizgiyi eliyle çizen profesör, en cılız ve popülaritesi bulunmayan iddialar için bile eğilmekten imtina etmiyor, ona cevap verip yavaş yavaş eski görüntüsüne kavuşuyor. Bunu yapmasında bir beis gözükmese de kitabın kalıcılığı hakkında şüphe uyandırıyor. Zira bolca mesnede dayandırdığı olaylar –ki bir kısmını duyduğunu ifade ediyor- akademik bir üslupla değil, halkın anlayacağı tarzda kaleme alınmış. Bu sebeple temiz ve anlaşılır bir kitap ortaya konmuştur.
Söylenmeyeni söylememiş, bir de benim kalemimden okuyun dediği, Türk tarihine şimdiden geçmiş bir liderin portresini resmetmeye çalışan yazar, kendi tahlillerine ağırlık veriyor. Nesnellikten kopmamaya gayret ediyor ve söylenmesi gerektiği kadar konuşuyor. Öncesinde (hiç yoksa) biyografiye konu olan liderin etrafındakilerin yazdıklarını bir başka biyografiyle biraz okuduktan sonra bu kitabı okumanızı tavsiye ederim. Kitap basite indirgenmeye çalışılmakla beraber, konuyu çok fazlaca dağıtıyor
-Mukbil Terzi (Haziran, 2018)